22.1.10

Sonunda Avatar'a gittim. Kendimden geçtim. Artık en büyük hayalim "sahaylu"...


"Kızım yaaa kelebekler üzerimize üzerimize geliyordu. O nasıl bir şey yaa.. Valla annenle kendimize gelemedik. Nasıl yapmışlar yaa. Valla helal olsun bütün verdiğimize. dur telefonu annene veriyorum. bi de o anlatsın.." (5 saniye boşluk)... "Anne, nasıldı?. "Ayyyy bilge, o kuşlar gerçek olsa da üzerine binip hepimiz uçsak. hayal dünyası yaratmışlar. 14 yılda yapmış adam. Çok güzeldi. sen de git"... "Peki anne, hemen"...
Gerçekten de hemen yaptım ve aynı akşam 8 matinesinde Avatar'daydım. "Ooooo daha yeni mi gittin?" yorumu yapabilirsiniz. evet gidemedim işte. vakit, yer bulamadım. sonunda gittim işte. allahım o nasıl bir şey ya... Dostum yanımda, sürekli birbirimize "şaka gibi", "bilge bu gerçek mi?" deyip durduk. yanımdaki kadın daha da coşup kötü adama yemin ederim durup "geber köpek" diye seslendi. o seslenince aklıma çok komik bir anım geldi. erkek kardeşimi 11 yaşındayken Terminatör'e götürmüştüm. sonunda arnold kızgın yağın içine girer ama baş parmağıyla "tamam" hareketi yapar ya. kardeşim işte o anda ayağa kalkıp alkışlamıştı sinemanın ortasında. ben hayatımda bu kadar heyecanlanan bir seyirciye rastlamamıştım.
aradan çooookk yıllar geçti ve aynısını Avatar'da yaşadım.
İki gündür de kendime gelemiyorum. O nasıl bir görsellik, o nasıl bir teknoloji. gerçekten sinema tarihinde bir dönem noktası. aynı george lucas'ın star wars serilerinin çıktğı 1977 yılında dendiği gibi; "bundan sonra hiçbir şey aynı olmayacak..."
Film hakkında binlerce yorum yapıldı. benimkiler arada kaybolacak ama yine de bilge konuşmak istiyor.
önce beni filmde duygusal olarak en çok etkileyen şey "sahaylu" oldu. yani "bağ". hani saçlarının ucunda hareket eden tüyleri, hissetmek istediği cisme bağlıyor ya. uçan atına, dallara... işte o beni benden aldı götürdü. düşünsenize öyle bir şey olsa. mesela bağ kurduğunuz kişiyle "tek" olabilseniz. içinden geçenleri, düşüncelerini, duygularını anlayabilseniz. gerçekten "tek" olabilseniz. ne kadar muhteşem olurdu. o zaman arada ne yanlış anlaşmalar olurdu, ne küsmeler, ne kırgınlıklar.
evet sevgiler, unutulan dostluklar, omuz omuz verip savaş kazanmalar, hayal kırıklıkları hepsi var filmde...
ama tüm bu duygusallık varken işin siyasi boyutunu da görmek gerek diye düşünüyorum.

ABD ile Avrupa'nın kendi hakimiyetlerini kurmak için etnik toplulukları yok etmesini; yine ABD'nin son yıllarda Ortadoğu'da kurduğu siyasi hegemonyaya çok ağır eleştiriler yükleyen de bir film bence. Sonuçta Irak Savaşı, oradan kazanılan petrolle öldürülen insanlar, yok edilen medeniyetler, savaşla birlikte hayatta kalabilmek için feda edilen insan onuru, rüşvet, ihanet...
Filmde de zengin bir madeni kaynak için koca bir uygarlık yok edilmeye çalışılmıyor mu?

Bence yönetmen James Cameron, o hep dalga geçtiğimiz amerikan filmlerindeki çok ama çok "klişe" sözleri ve kötü amerikalı karakterlerini sonuna kadar kullanmış. örneğin savaşı yürüten amerikalı general, savaş gemisinde elinde kahveyle duruyor. inanılmaz bir ayrıntı değil mi? sonra "i want to be home for dinner" (akşam yemeğinde evde olmak istiyorum" sözü... ve gerçekten generalin büyük saldırı öncesinde askerlere dönüp de "terörü terörle yeneceğiz" demesi Bush Amerikası'na çok güçlü bir gönderme yapıyor.
Ama filmin kahramanının sonradan hepsini lideri olması, kalkıp da binlerce yıldır o topraklarda olan bir Na'vi ırkına hitaben gaza getiren bir konuşma yapması bana "hayır yaaa" dedirtti. illa onların kahramanı bir amerikalı mı olmak zorunda yani? kötü karakter sonradan hepsinin dostu oluyor ve onların savaşı kazanmasını sağlıyor. Ve böylece atalarının ve komutanlarının işlediği bütün günahları affettiriyor mu? Filmin tek rahatsız edici yanı bu oldu benim açımdan.

Heee bir de artık Türk filmleri ustası olmuş bir toplumun bireyi olarak, filmin sonunda Amerikalı kahramanımızın kesin öleceğini, kızın da hamile kalarak onun anısını yaşatacağına inanıyordum (bakınız tüm türk dizileri ve de efsane terminatör)... Ama öyle olmadı ve ben haksız çıktım. Yaşasın mutlu sonlu filmler...

2 yorum:

nihateser3@gmail.com dedi ki...

Kızım bence bu filmin eleştirilecek hiç bir yanı yok.Her yönüyle mükemmel.Öptüm çok

Bilge dedi ki...

öyle babacığım ama benim özümde var asilik. mutlaka eleştirecek bir yan bulurum beni tanıyosun:))

ben de seni öptüm çok...