Birkaç hafta önce posta kutusuna bir mektup düştü... Ama bu e-posta değil; oturduğum apartmanın gerçek posta kutusuna... O kutuya artık faturalar dışında bir kağıdın düşmesi ne zor değil mi?
Çok uzak değildi geldiği yer; ama aramıza yıllardır giren "onulmaz-derin" uzaklıklar ne yazık ki ayrı düşürmüştü yüzlerimizi. Ama yüreklerimiz asla uzak değil birbirine. o benim hayattaki en güzel dostum, en iyi kalpli insanım, en aydın zihnim...
Mektup yine derin özlemler, hasretler, tavsiyeler, yol göstermeler, hüzünler, coşkularla doluydu. onların hepsi bana özel... diğer binlercesi gibi...
muhteşem yüreği dışında muhteşem de bir fırçası vardır kendisinin... tabloları bizim ailede her evin duvarlarını süslüyor. bana da bazılarının resimlerini çekip göndermiş. ben de sizinle paylaşmak istedim... birinin adı "nar"; diğerinin ise "istanbul güneşe tapıyor"... diğerinin adı yok... siz koyun::))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder