Bugüne kadar binlerce araştırmada sabah çalınan müziğin ne kadar önemli olduğundan dem vuruldu. Kulaktan beyne yayılan oradan da vücudun her hücresine aktarılan notalarla rahatlamak ne güzeldir...
Gerçekten de öyle ama... Evden çıkıp gazetedeki masama oturana kadar geçirdiği müzik macerasını anlatılmazsam olmaz... Her sabah uyandığımda doğrudan radyoyu açıyorum. Rastgele bulduğum bir kanal sabahları güzel bir klasik müzik çalıyor. Böylece kahvemin piştiği benim de hazırlandığım dakikalarda, fonda rahatlatıcı notalar vuruyor... Ardından bizim işyeri servisine biniyorum: garip Mesut abi köprü trafiğinde bayılmamak ve ayık kalmak için Kral Fm'i dayıyor... Allahım sabah sabah nasıl bir sestir İbrahim, Müslüm ve türevleri. Bir ara memleketi Ankara'nın bozlaklarına takmıştı, hangisi daha iyidir bilmiyorum.
Ardından bizim binanın asansörünün müziği geliyor. Gerçekten bu artık bir fenomen oldu. Bir ara bizim dizi müziklerinin cıngıllarını arka arkaya sıralıyorlardı. Selena, Elveda Rumeli, Adanalı vs... İlk ikisine bir diyeceğim yok ama Adanalı'nın müziklerini Ceza yapıyor. Ve asansördeyken şu ilginç sahne yaşanıyor: müdürünüzle veya bir astınızla başbaşa kaldınız. "Merhaba" diyerek gülümsüyorsunuz, asansör katları çıktıkça fonda çalan şu ezgiye kulağınız takılıyor: "Seninle benim aramızda büyük bir fark var..." İnsan gerçekten bir tuhaf oluyor, yeniden gülümsüyor, duymazlıktan gelmeye çalışıyor...
Sanırım bu tuhaflığın farkına vardılar ki artık asansörlerimizde klasik müzik çalıyor. Böylece kimsenin arasında da büyük bir fark kalmıyor...
Güzel müziklerle süslü bir haftalar dilerim...
1 yorum:
eheh :) komikmiş hakkatten asansör olayı.. Diğer yaşadıklarınız benim yaşadıklarımın kopyası neredeyse, bizim servis şöförü Mehmet abi'de aynı ızdırabı yaşatıyor her sahah. Ama benim süper bir çözmünüm var artık, koltuğu yatırıyorum, kulak içi kulaklıklarımı takıp yumuşak melodiler eşliğinde şirketin kapısına kadar uykuya kaldığım yerden devam ediyorum. Tavsiye ederim ;)
Yorum Gönder