ö Nedense taktım bu Obama'nın Nobel almasına... tamam zaten kötü bir ödül, hatta bir dönem televizyonların en iyi programcısı Banu Avar'ın notayla yerinden edilmesine bile neden olan bir ödül... ama yine de geçmişte nitelikli başarılara da verilmemiş değil. örneğin, yaser arafat ile yitzak rabin ödülü almış, bir yıl sonra da bunun bedelini canıyla ödemişti...
"Eeee o zaman henüz hiçbir adım atmamış olan Obama neden evine götürsün ki madalyayı... yani başka kimse yok muydu onun kadar hak eden?" diye sordum kendime ve bu yıl ödüle diğer aday olanların kimler olduğuna bakındım. nasıl iyi isimler var biliyor musunuz? insan gerçekten dünyada gerçekten yaşamlarını, emeklerini, vakitlerini başkalarının hayatlarına adayanlar olduğunu görünce "neden yaşıyorum ki" diye sormadan edemiyor kendine.
Size arayıp da bulduklarımı yazmak istiyorum...
1- Sima Samar... 52 yaşında. Afgan. Ülkesinde tıp okumayı hak eden ilk kadın olmuş. Tüm hayatını çocuklar, yardıma muhtaç insanlara adamış. İlk hastanesini 1987 yılında açmış. O günden bugüne de 10 klinik, 4 hastane ve 17 bin kişiye hizmet veren okulun kurdelesini kesmiş. Bugüne kadar onlarca ödül almış. Tüm bunlar onu din adına katliamlar yapan ve insanların cehaleti üzerine büyüyen Taliban'ın hedefi haline getirmiş. Ölüm tehditleri altında yaşıyor. Onun için Afganistan'ın "Salman Rüşdi'si" deniyor. Yine de BBC'ye verdiği bir söyleşide şöyle demiş: "Ben hep tehlikedeydim. Umurumda değil..."
2- Piedad Cordoba... 54 yaşında. Kolombiyalı. Avukat. Ülkesindeki takma adı "Barışın kadını"... Yıllarca Farc ile hükümet arasındaki çatışmaları durdurmak için arabuluculuk yaptı. 16 rehinenin serbest bırakılmasını sağladı. Bir rehine onun için "beni özgürülüğe uçuran tek melek" dedi. 1999'da kendisi de kaçırıldı ama kısa bir süre sonra özgürlüğüne kavuştu. Hükümet ve gerilla örgütü arasındaki çatışmaların barış ve diyalog yoluyla halledilebileceğine inanıyor. Sözlerini birilerinin duyması gerekiyor: "Bu savaşı kelimelerle bitirmeliyiz. Eğer benim bir tarafa yakın olduğumu düşünen varsa, varsın düşünsün."
3- Denis Mukwege... 53 yaşında. Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nden. Doktor. Hamilelikleri kötü gidince bir eşeğin arkasında kanlar içinde kilometrelerce yol kat etmek zorunda kalan kadınları görünce jinekolog olmaya karar vermiş. Hayatını ise, her yıl 27 bin kadının tecavüze uğradığı, yüzde 70'inin de saldırıya uğradığı ülkesindeki kadınları rehabilite etmeye adamış. Kendi deyimiyle onları "ölümden kurtarıyor": "Kimi zaman günde 10 kadın geliyor. Kimileri defalarca tecavüze uğramış; çocuklarının, kocalarının, akrabalarının önünde. Ardından da işkenceler geliyor. Bu da soykırımın bir diğer şekli..." Bugüne kadar 21 bin kadını tedavi etmiş. Geçen yıl Olof Palme Ödülü'ne aldı. Ayrıca "Yılın Afrikalısı" oldu ve Birleşmiş Milletler insan hakları ödülünü de kucakladı.
4- Greg Mortenson... 51 yaşında. ABD'li. Dağcı. Tüm hayatı 1992 yılında kızkardeşinin epilepsi nedeniyle ölümüyle değişir. Onu anmak için Pakistan'ın kuzeyindeki Karakurum dağlarına tırmanmaya karar verir. Dağda aksilik olur ve dağcı yaralanır. 75 saat onu kurtarmak için çabalarlar. Dağın zirvesine ulaşamaz Mortenson, aşağı inerken yolunu şaşırır ve yanlışlıkla kamp yerine Korphe denilen küçük bir köye ulaşır. Ağır yaralı ve çok yorgundur. Köylüler onu tedavi ederek hayata döndürür. Mortenson, iyileştiğinde köye bir okul yapma sözü vererek ülkesine ayrılır. Ardından topladığı paralarla "Central Asia Institute"u kurar. Geri Pakistan'a döndüğünde, ajan denilerek önce Taliban, ardından afyan satıcıları tarafından kaçırılır, iki ateş arasında kalır. Müslümanlara yardım ediyor diye Amerikalılar hain ilan eder. Ama o vazgeçmez. Oradaki çocuklar okuyacaktır. "Bomba atabilirsiniz, prezervatif dağıtabilirsiniz, yollar kurup elektrik getirebilirsiniz. Ancak kızları eğitmediğiniz sürece bir toplum asla değişemez"... Enstitüsü bugün 131 ayrı bölgede 54 bin öğrenciye eğitim veriyor. Hikayesini yazdığı kitabı "best-seller" oldu. Aldığı ödüllerin sayısını kendisi bile bilmiyor...
2 yorum:
sayende hazıra konduk, bunları öğrendik:) eyvallah..
her zaman... sana da eyvallah:)
Yorum Gönder