Yeniden işyerindeyim.... Bu kez bayağı uzak kaldım blogdan... insan bazen dinlenmek istiyormuş sanırım... yani yazmaktan sıkılmadım ama yaz geldi ya insan istanbulun tadına doyamıyor gerçekten...
birkaç günlüğüne başka bir kente çıktığımda fark ettim. insan özlüyormuş buranın curcunasını, karmaşasını, köprünün mor rengine bürünmesini...
geri döndüm ama nedense kendimi bir yerlere uyum sağlamak zorundaymışım gibi hissediyorum. değişiklikler insanı yoruyor. ve ben anladım ki değişikliklere öyle de çok açık bir insan değilmişim. yani hayatımı bir anda değiştirmem, statükolarımın sarsılacağını düşünmem beni endişelendiriyor. ne oldu da bunları yazıyorsun diye soracaksınız öyle işte...
mesela ben merak ediyorum insan hayatında çok önemli kararları nasıl alıyor? mesela siz nasıl alıyorsunuz... gerçekten büyük kararlar???... benimkisi aylarca süren sancılar, akrep burcu olmamdan gelen derinlemesine tükenmeler, düşünmeler düşünmeler ve acı çekmelerle geçiyor... hayatımla ilgili aldığım büyük kararların hiçbirinden bugüne kadar pişman olmadım gerçekten! ama yenilerini alırken hep yoruluyorum, çok yoruluyorum... akrep etrafındakilerden korktuğu zaman kendini soyutlar ve iğnesiyle kendini öldürür ya.. ben de öyleyim. bir ateş yakıp tek başına içinde oturuyorum...
ben gerçekten büyük kararlar alabilen insanların içinden geçtikleri sancıları bilmek istiyorum!!! ve dünyada tek olmadığımı düşünerek mutlu olmak::))
geldi geriye bilge işte...::)) ben özlemişim burayı yaaa...
(şu iran haberlerinden kurtulduktan sonra daha güzel şeyler yazacağım!!!)
4 yorum:
ben de zor bir karar aldım bir süre önce. sandığımın aksine çok büyük sancılar çekmedim. artıları bir yana, eksileri bir yana koydum. isteklerimi bir yana, iş zorunluluklarımı bir yana dizdim. baktım hangisi daha ağır bastı, baktım hangileri bene daha mutlu edecek... 10 yıl sonunda "evimden" taşındım. çok zor olacak sandım. ama "yenilik" salesinde heyecan kapladı içimi. bu heyecan hepsine bedel... inan sancılar geçiyor, heyecan ve mutluluk sürüyor bilge :)
çok da farketmeden ne çok konuştuk seninle kararlar almak adına...biz almazsak bu kararları ya hayat ya da o işte ( o her kimse ) karar almakta zaten bizim adımıza...
ben çok zamandır kaçmaktayım alınması gereken bir karardan hatta kararlardan... ama en sonunda ne olacağını bilmeden gitmek vakti geldi buralardan...alındı karar.bir yanım tedirgin , bir yanım umutlu , hala...çünkü biliyorum o sabah yağmur olacak benliğimin bir yerinde , istanbul tadında...
burcu... işte bu sancı beni öldürüyor. düşün düşün dur. ben hayatımda birkaç büyük karar aldım ve hepsini senelerce düşünüp de aldım. bir yanım delidir, kimsenin beklemediği şeyler yapabiliyorum. ama büyük kararlar öyle olmuyor. hayatını nasıl değiştirir ki insan değil mi? giysini çıkarıp yıkamıyorsun ki. çıkarıp asıyor, başka bir giysi giyiyor ve başka biri oluyorsun. ne güzel yapmışsın sen. sonunda diyorsun ki mutluluk var!!! sevdim bunu. ger-çek-ten...
adsız; canım arkadaşım..:)) emin ol aldığın karar en iyisi. arkana dönüp bakma diyeceğim ama ben hiç o "en iyi karar kararsızlıktan iyidir" diyenlerden olamadım. hep bir tarafım "acaba" dedi. senin olmasın böyle... yağmurlar beslesin hayatını... pazar sabahları::))
Ne demişti Şems'in ondördüncü kuralında;
"Hakk'ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. "Düzenim bozulur hayatım altı üstüne gelir" diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?"
yeniden hoşgeldin..
Yorum Gönder