Bir de Kahire’nin olmazsa olması Nil gezisidir. Yelkenli teknelerle bir, iki ya da daha fazla saat nehrin üzerinde geziyorsunuz. Gün boyunca koşturdum canım çıktı, artık uyumak istiyorum, demeyin, üşenmeyin... insan öyle rahatlıyor ki suyun üzerinde rüzgarla gezinirken. Bir de motor yok... sadece rüzgarın yelkenelere vurduğunda çıkardığı hafif sesler var... bir de kahire’nin ışıltısı... En ünlüsü Kaptan Dok Dok diye 87 yaşındaki Hacı Ahmed el Dugui’nin iskelesi (resmi yukarıdadır). İçerisi sürekli tıklım tıklım turist üstüne turist akıyor. 50 mısır pound’u, yaklaşık 30 liraya bir saatliğine gezebiliyorsunuz. Çok tatlı zaten kaptan amca... babası da yelkenli gezileri yaptırırmış. Cuma namazı sırasında resimlerini çekmeye gittiğimde, “amca namaza gitmiyor musun?” diye sordum: yok turistler geliyor. Bize cami falan yok” dedi...
Kahire’de yaşayan bir fotoğrafçı arkadaşımla bindik yelkenliye. Tam nehrin ortasındayken bir baktım iki bira çıkardı sırt çantasından. Buzzzz gibi. Dedim nasıl yani? Burada serbest mi. Tabii ki...
Sonraki günlerde gittiğimiz lokantaların birçoğunda da alkol serbestti. Tabii öyle çok yaygın değil ve sokaklarda içmek yasak. Bir de El Ezher Parkı var koccaaammannn. Orada da yok alkol. Ama genelde istediğin zaman bulabilmen çok kolay. Hem Mısır’ın kendi ürettiği bira bile var ne diyeyim yani...
(Bu blogdaki bütün resimler bana ait ama fotoğrafçı arkadaşımın fotoğraflarına bakmak isterseniz internet sitesi www.shawnbaldwin.com)
2 yorum:
Hadi yaa, Mısır rahatmıymış bu konuda.. E o zaman gidelim bari :))
Sen kaç gündür yazmamışsın, nerelerdesin yine bakalım?
sevgiler,
Mine
evet evet canım benim git mutlaka...
pek yazmadım son günlerde... koşturmaktan vakit kalmadı... bir hafta sonra buradayım yeniden...
öptümmm
Yorum Gönder