15.4.09

Çiçeklerim içimde büyür...!!!

İki gündür etrafımı izliyorum da baktım herkesin ne çok derdi var... kiminin evi, kiminin arabası yok. kiminin aklı kiminin kalbi boş. Ama üzül üzül nereye kadar... yani bazen olur bazen olmaz. 50'inde kanserden ölmek istemiyorsan daha mutlu yaşayacaksın! anladım ki en büyük erdem sabır. Ve benim karakterimde en ama en az olan şey!

Mevlana'nın şu sözü mesela en güzeli: "Sabır acıdır; meyvesi tatlı..." Beklemek insana acı veriyor, bazen hayatındaki her şeyin netleşmesini istiyorsun bir anda. ama binlerce denklem var değil mi? şu olursa şu olacak; ee ama o "şu" niye bir türlü olmuyor. Ama bazen olmuyor işte... o anda susup kabullenmek ve biraz sabretmek gerekiyor sanırım. ben bunu da öğrenmeliyim. hayatı akışına bırakmayı... ama bunu yapan kaç kişi var mesela? sen yapabiliyor musun bunu okuyan sen mesela?

çiçek ekmeye karar verdim. sabrımın sonunu merak ediyorum... insanı eğiten bir uğraş olsa gerek... haftasonu gidip saksılar alıyorum. domates, biber ekicem. bir de atlas dergisi semizotu tohumu almış. onu da ekeceğim. bir de sarmaşık istiyorum... böyle ipe dolayacağım uzasın uzasın... gerçi evde bugüne kadar sayısız menekşeyi öbür dünyaya göndermiş, tek başıma sadık kaktüsümle başbaşayım ama olsun...

bu arada sabah bir haber okudum da acaba çiçek işinden vaz mı geçsem diye düşünmedim değil. Bir adam yanlışlıkla bir ağacın tohumunu yutmuş. yıllar sonra mide ağrısıyla gittiğinde içinde tohumun büyüyüp bir ağaca dönüştüğü görülmüş. Yaa bakın onun çok daha büyük bir derdi var! Dalları var resmen!!! Hani ağaç oldum denir ya bak o olmuş işte!

ben resmini buraya koymuyorum iğrenç... ama linkini aşağıda veriyorum. isterseniz girip bakın... Umarım sonum(uz) ona benzemez::)))
Ama düşünsenize beyoğlunda falan yürürken lale tohumu yuttuğunuzu... İşte gerçek bir İstanbullunun içine de ancak bir lale yaraşır... !!!

(içinde ağaç büyüen adamı gerçekten görmek istiyorsanız buyrun; ama gerçekten istiyor musunuz?: http://www.dailymail.co.uk/news/worldnews/article-1169861/Shocked-Russian-surgeons-open-man-thought-tumour--FIR-TREE-inside-lung.html)

4 yorum:

Mine Yaman dedi ki...

aman aman bakamadım ağaç olmak kalsın da, ben sabır mevzuna değinicem, sabretmeyi nasıl öğrenirsin biliyor musun, beklentilerini azaltarak, yani restorana gittin yemek istedin gelene kadar onu hayal edersen o süre geçmek bilmez, ama istediğin şeyi düşünmeden seveceğine inanırsan daha kolay geçer, hem ne demişler, sabrın sonu selamettir :))
Ama bizler gibi kafasında bir milyon düşünce olan insanlar için sabır gerçekten zor iş, olamaz değil, sadece birazcık denemek lazım...

Bilge dedi ki...

Ne güzel söylemişsin mine... beklentileri gerçekten aşağıda tutmak gerek. bir de azla yetinmek.. dervişlerin halvete girmesiyle eşdeğer aslında dediklerin... "bir lokma bir hırka"yla ömrü geçirme. tabii bu 21inci yüzyıl gibi bir dönemde mümkün olamaz, ama hayatı olduğu gibi kabul edip çok zorlamamak gerekiyor.
tesbih mi alsak ne; ya sabır ya sabır ya sabır::))

Selen dedi ki...

evet beklentileri aşağı çekmek iyi bir yol tabi ama hayat bizi aslında sabırsız yapmaya uğraşıyo gerçekten...Hele bir de benim gibi her işiniz ters giderse yaşamda,hiç birşey için sabrınız kalmıyor...Arkadaşlarım bana çok kızarlar mesela olumsuz enerji yayıyorsun evrene , bunu değiştirmelisin diyorlar..Ama bunu yapmak bile sabır istiyo valla....

Çiğ/Dem dedi ki...

Sabırsızım ya hemen baktım fotoya,abi dal budak vermiş adam ahahaa:) Küçükken annecik beni korkuturdu:"Şu karpuzların çekirdeklerini yutma,karnında büyüyüp kocamannn karpuz olacak" diye..Ama o kadar çok severdim ki o çekirdeklerin kayarak boğazımdan aşağı akmasını dayanamaz yutardım korkuya inat..Ve her gün karnıma bakardım ne zaman karpuzum olacak diye heheh ne hayal gücü:)
neyse,Arapların bir otu var dostum:Sabır otu...İnanılmaz acı olan bu otalternatif tıp da kullanılıyor,laf aramızda Kleopatranın da güzellik sırlarından biriymiş. yenilmesi gereken durumlar ortaya çıktığında kişi o tada rağmen bu bitkiyi yermiş o bitkiyi,ya da suyunu içermiş şifa niyetine,zehir zemberek bir şifa.. sabır da böyledir işte: sergüzeşt-i hayatımızda öyle şeylerle karşılaşıyoruz ki, rotamız kayıyor, milimiz kırılıyor da yapabileceğimiz hiçbir şey kalmıyor. ve bu durumu, sabır otunu yer gibi kabullenip ve yutkunuyoruz...
hatime olarak şunu söyleyebilirim ki, ''essabru miftahü'l-ferec'', yani, ''sabır, sıkıntılardan kurtulmanın anahtarıdır.''
Şimdi kal sabırla...;)