15.10.09

Ruslar, kurşun kalem ve güzel bir gün için bilgeden kıssadan bir hisse...

Bugün çok sevdigim bir insanla oturduk... sohbet derin. neden-sonuç ilişkileri üzerine. nedenini bulamadığım, değiştirmeye çalıştığım onlarca konudan biri vardı masada...
konuştum konuştum, anlattım anlattım. "neden böyle" deyip durdum...
durdu; elindeki çaydan bir yudum aldı ve başladı...
"Kurşun kalem hikayesini bilir misin?"
"Hayır bilmiyorum.."
"Dinle öyleyse... şimdi mekanımız uzay... gidenlerse tabii ki türkler değil amerikalılar. amerikalı astronotlar marsta. yolculuğa milyonlarca dolar harcanmış... günlerce çalışıyorlar çalışıyorlar. bulmuşlar suyu, nehri, oksijeni. işleri bitecek dünyaya dönecekler. soğuk bir mars akşamı. böyle dışarda sert rüzgarlar esiyor (uzayda eser mi rüzgar?:))
neyse içlerinden biri, (muhtemelen neil'dır) diğerine döner ve der ki 'abicim şurdan tükenmez kalemi uzatır mısın? suyu nerede bulduğumuzu not etmem gerekiyor'... 'tamam abicim al bakalım.' 'aaa canım kardeşim bu yazmıyor...' neden şu ki uzayda yer çekimi yok. ee tükenmez kalem de akmıyor tabii ki. amerikalılar zeki ama yetmiyor; yetmiyor; yetmiyor.
durum NASA'ya iletiliyor ve başlıyor "akabilecek" bir kalem icat etme çalışmaları... 10 yılda 10 milyon dolar harcanıyor ve bulunuyor sonunda. uzaya yeniden çıkılıyor. sadece kalemi denemek için. ve zafer! evet kalem çalışıyor, Houston havada sevinçten. astronotlar öyle yer çekimi yokken birbirlerine sarılıyorlar. öpüşüyorlar falan..
Tabii o yıllarda Sovyetler-ABD çekişmesi inanılmaz. Savaşlar uzayda dönüyor. Kalemi icat edenler, kullananlar hepsi gazetelerde.. çarşaf çarşaf röportajlar, 32 dişi görünen dişler...
Aylar geçiyor sıra Sovyetlerin uzaya gitmesine geliyor. Rus astronotlar uzaya gidiyor. Görevlerini tamamlayıp dönüyorlar. Onlar da gazetelerde. ama öyle büyük röportajlar, süslü resimler yok. Sadece birkaç astronot, ellerinde bir kağıt.. Diğer ellerinde de kurşun kalem!!!"...


Bu sefer durma sırası bana geldi. Gülümsedim derin derin...
"Bu mudur yani? Kurşun kalem mi olay?"
"Evet kurşun kalem... Yani sana diyeceğim şu ki soruna odaklanmaktansa çözüme odaklan. Her şeyin aslında bir kurşun kalem kadar basit bir çözümü var. Yeter ki nereye odaklanacağını bil yeter..."

8 yorum:

Aslısın dedi ki...

Süper! Çözüme odaklanmak ile ilgili tavsiye bir yana bu hikayeyi bağlayışına hayran kaldım. Şanslısın ve umarım kısa sürede bulursun çözümünü.

heamoglobin dedi ki...

güzel bi kıssaymış. bu blogu yeni keşfettim, sanırım okumaya devam edicem. bu arada mars'ın atmosferi varsa rüzgar esebilir mars'ta:) alınmaca yok ama söylemeden edemiycem: dünya da uzayda; yani uzayda rüzgar esiyor oldukça uzun süredir:)

Bilge dedi ki...

aslı. teşekkürler övgün için ama öye değil mi? yani saatlerce bir sorun üzerinde konuşmaktansa her kaygıdan sıyrılıp aynaya bakıp çözümü uygulamak gerek... peki sorarsan bana bunun neresindesin diye. derim ki sana "en azından başladım:)"

heamaoglobin, hoşgeldin...her zaman bekleriz. rüzgar konusundaysa teşekkür ederim. ee rüzgardır bu ne taraftan ve nerede eseceği belli olmaz değil mi?:)

heamoglobin dedi ki...

bize de bekleriz bu arada. bi manimiz yok :) özellikle "Manzum" başlıklı blog okuyucular arıyor ;)

Unknown dedi ki...

Bu kıssa, Amerikan uzay bilim adamları ile Rus uzay bilim adamları arasındaki farklılığın mizahi bir şekilde belirtilmesi ve soruna, buldukları çözümün çok basit olması gerçekten mükemmel.

Herhangi bir sorunun çözümü için yapılması gereken şu aşamaları uygulamak yeterli olur kanımca.

Kendini soruna göre programla
İstenen sonuç konusunda karar ver.
Bu sonucu alacak planı yap.
Ve harekete geç.

Unknown dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Bilge dedi ki...

Benhur... ne de haklısın. sadece insan bir harekete geçecek cesareti bulsun yeter. o kadar korkak büyütüldük ki o cesareti ara ki bulasın!

Unknown dedi ki...

Demekki asıl sorun korkak büyütülmek.
Öyle ise kişinin kendisini yeteri kadar tanıyıp kusur ve noksanlarını bertaraf edebilecek bir plan yapması ve uygulamaya koyması gerekir kanımca.