22.2.13

Anadolu Efes


Doğma büyüme Bakırköylü olunca buraların atmosferine atak uydurmak zor olmuyor. E Abdi İpekçi Salonu da dibimizdeydi biz de ablamla Efes'in maçlarını kaçırmazdık. O zamanlar bir Cibona Zagreb zaferi vardı ki unutulmazdi.

Geçen haftalardaki Real Madrid galibiyetinden sonra bir basket maçına gelmek kaçınılmaz oldu. Ve muhteşem reklamın da etkisiyle kendimi yine burada buldum. Basket maçlarını her sekilde futbola yeğlerim. Çünkü daha eglenceli daha heyecanlı daha cool'dur. Basketbol ruhu başka futbol ruhu bambaşkadır. Ailece çoluk çocuk yorulmadan oturarak ve en önemlisi üşümeden maç izlersiniz. Bir de ucuza çünkü en pahali bilet 22 lira!!!

O zaman ne diyelim? Haydi Efes yıllar sonra su eski tüfeğe keyifli bir akşam yaşatıver!

15.2.13

Muğla'da dumanlı dağlar


Neredeyse bir yılı aşkındır takip ettiğim bir davayla ilgili olarak Muğla'dayım... Duruşmanın başlamasına bir saat var ve yağmur sesleri arasında bilgisayarın başındayım. İnsan ilk kez geldiği bir kentte yağmura mı yakalanır? Şöyle sabah bir yürümek istedim ama resmen sağanak var. Çok moralim bozuk... Ben de size şimdilik odamın manzarasından bir fotoğrafla katkıda bulunmak istiyorum...
Duruşma bitsin belki Muğla'da meşhur bir şeyler varsa ondan tadıp biraz da dolanabilirim...
Bu arada belirtmeliyim ki Dalaman Havalimanı Muğla'ya bağlı, ancak alandan şehre hiçbir araç yok. 3 aktarma yapıp 3 saatte geldiğimi söyleyeyim... Gerçekten hayli yoruldum, Muğla Belediyesi!!! Lütfen küçük de olsa doğrudan bir araç koyuverin de biz de bir daha rezil olmayalım!

Görüşürüzzzzzzzz

14.2.13

Lale Zamanı Bilge'nin evine geldi

Babam çiçeklere çok meraklı. Özellikle emeklilikten sonra kendini iyice botaniğe verdi. Kışlık ev tam bir bahçeye dönmüş durumda. Evin her tarafından birbirinden ilginç çiçekler, İstanbul dışından özel olarak getirilen saksılıklar duruyor. Güneş görmeyen yerlere de yapay çiçekleri iliştirmiş durumda. 
Biz de çocukları olarak bundan muaf tutulamıyoruz tabii ki. Yeni evime taşındıktan sonra ilk ziyaretinde kocaman bir çiçekle geliverdi. Köşeye güneş gören bir yere oturtuverdik kendilerini... Hayli keyifli serpiliyor. Ben yolculuklardan ve çalışmalardan ötürü en güzel kaktüs büyütüyorum. Çok az su istedikleri için kendi hallerinde büyüyorlar...

Ama bu aralar en çok onları sevdim... Lalelerimi... Gerçekten bence çiçeklerin en narini, en muhteşemi, en keyiflisi. İnsan dokunmaya kıyamaz mı? 

Üç saksıyı babam yaklaşık bir ay önce verdi. Hayatımın en büyük sorunlarından biri olan çiçeklerin ne zaman sulanacağı. Neyse ki 3 günde bir toprağa bak, sözü beni kurtardı... Böylelikle başarıyla lalelerimi yetiştirebildim!!! İşte karşınızda ilk pembe lalem bu sabah açtı. İnsan bir çiçeğe bakınca böyle mi keyiflenir ki??? Evet keyiflenir... Buyrun siz de bakın bakalım. Darısı geri kalan 11 lalenin başına...

11.2.13

Sivaslı


Foto nedense çıkmamış...