20.7.10

245'inci sayfaya bak!


Evden son anda çıktım. az kalsın servisi kaçırıyordum... elime geçen ilk kitabı aldım raftan. Muhteşem kadın Susan Sontag'ın "Amerika'da"... Geçtiğimiz haftalarda Göztepe'de bir el arabasında yüzlerce kitap arasından 3 liraya almıştım kendisini. İkinci, belki üçüncü belki de onlarca kişinin eli değmişti.
Arka kapağını okudum, sayfaları çevirmeye başladım. baştaki o anlamsız detayların olduğu sayfaları geçtikten sonra romanın başladığı ilk sayfanın sağ üst köşede bir not gözüme çarptı: 245'inci sayfaya bak!
Tabii ki herkes gibi ben de hemen o sayfaya gidiverdim hızla sayfaları karıştırıp. Açtım; sayfa numarası olan 245 siyah bir tükenmezle yuvarlağa alınmıştı. Ve 421 sayfalık kitapta sadece 245'te iki cümlenin altı çizilmişti. "Oturup bir güneş gibi batmayı bekleme. Yürekli insanlar bir şeyi, o şey onları bırakmadan bırakırlar..."
Güne böyle güzel bir sözle başlamak ne güzel.

3 yorum:

SELEN dedi ki...

Harika bir söz...Sürekli hatırlamalı..Zira genelde birşeyler bizi terkedene kadar sabırla beklemeyi yeğleyenlerden biriyim sanırım....

Adsız dedi ki...

kim bilir kimlere misafir oldu, ne hayatlar gördü o kitap...

ilk okudugum zaman; ''iste bu yahu, sabır erdemini beslemek iyi hos da gitmeyi de bilmeli di mi'' dedim kendime...velhasıl sen bilirsin, yine bi gitmelerdeyiz...
artık asker olmayan genc;)
biz biraz ayrı gayrı mı dustuk be bilge'm

Bilge dedi ki...

değil mi selenciğim... insan bir cesaret bırakmak istiyor bazı şeyleri; arkasında bırakacakları gün gelip de özlemekten korktuğu içindir ki bambaşka bir korku yaşıyor. en güzel kanadığı yerden kesip atmak ki geri kalan etlerini ağlatmasın!!!

adsızcığım... kim olduğunu sanki bir yerden çıkaracağım:)... bilmem niye ayrı düştük yok ya düşmedik. ben sadece kafamı bile kaşıyamıyorum. bir hafta istanbul, bir 3 hafta dışardayım. annemleri bile en son ne zaman gördüğümü hatırlamıyorum. bin dokun bin ah işit oldu ama gerçekten böyle. 31inin haftasında dönüyorum istanbula. ayarlayıp bi kahve içelim (malum ramazan alkol yok:)