19.8.10

Sümela ve Yusuf






Sabahın 4'ünde uyandık. Trabzon ekibiyle birlikte Manastır'a tırmanmak, yer kapmak ve en iyi bilgileri almak için 5'te Maçka'daydık. Foto muhabirleri Sümela'ya çıkarken biz de Ortodoks Patrik'inin otelinin önünde beklemeye başladık. Trabzon biz İstanbullulara göre kötü olaylarla anılan bir yer oldu. Hrant Dink'i katleden Ogün Samast Trabzonlu. Geçen yıllarda da Katolik rahip Santoro yine Trabzon'da katledilmişti.
Ayin için de birçok protesto olabileceği söyleniyordu. Hatta yol kenarlarında taşlamaların, ormanda ağaçların arasından saldırının olabileceği... Biz korkuyorduk; ama ya Ortodoks cemaati.
İşte o anda otelin önünde biriyle göz göze geldik. İstanbul'dan Ortodoks cemaatinden tanıyordum. Ayinde görevliydi. Bana baktı; "Nasılsınız" dedim; sağ elini yumruk yaptı ve gözlerimin içine bakarak "Yusuf'la birlikte çıkıyoruz" dedi...
Korkuyor muydu? "Evet hem de çok. Saat 12'yi görmek istiyorum. Bu işten sağ salim çıkalım istiyorum. Başka da bir şey istemiyorum."
Onun gözlerinde o korkuyu gerçekten gördüm. Oysa ki bu topraklar yüzyıllar önce onlarındı. Sonra siyaset, haset, savaşlar sürgünleri getirdi. Hem onlar hem de biz sürgün edildik. Onlar atalarının evlerini mezarlarını yurtlarını terk ettiler. Sonra onların yerine başka yerden sürgün edilenler yerleştirildi. Ne acı, başka bir toprakta "vatan" kurmak ve kendi vatanında korkmak!
Binlerce hikayeyle dolu bu topraklar. Kimin daha önce geldiği, 500 yıl sonra kimin kalacağını kim bilebilir ki. Belki biz Müslüman Türkler olmayacak, bambaşka bir toplum gelip yerleşecek. Keşke hiç kimse gitmeseymiş de bu ayine de bu kadar anlam yüklenmeseymiş.
Sümela merdivenlerini çıkarken bir anda NTV'den arkadaş kemençeciyi çekmeye başladı. Ardından yukarı çıkan Yunanlılar da başladılar horon tepmeye. Sonra başka bir Yunanlı kemençeci geldi; o da başladı mı çalmaya... Bir anda baktım ki Sümela'da 1600 yıllık bir horon tepiliyor. Onlar Yunanca biz Türkçe söylüyoruz. Ayaklar aynı, kollar aynı... Yunanlı Yannis tek bildiği Türkçeyle dedi ki bize bakarak: Anadan babadan Giresunluyum... Ailesinin ona öğrettiği ve hayatı boyunca unutmayacağı tek Türkçe cümleyle...
Herkesin bir arada yaşadığı bir dünya o kadar da zor mu?

4 yorum:

Çınar dedi ki...

Ne güzel yazmışsın :)

Bilge dedi ki...

Teşekkürler Çınar... Yüreğin de adın kadar ferah olsun:)

SELEN dedi ki...

Her şeyi bu kadar zorlaştıran insanlar maalesef...

Bilge dedi ki...

Öyle ne yazık ki selenim... ama yine de güzel insanlar da var tabii ki... bir de korkmamak gerek kimseden. o zaman her şey daha güzel olur. belki:)