21.9.09

Ev açması baklava yoksa bayramın ne anlamı olur ki?

Küçükken nefret ederdim bayramlarda erken kalkmaktan... babam sabah namaza giderdi, geldiğimizde kahvaltı masası mutlaka hazır bulunmalıydı... annem zavallı, emektar kadıncağızım evin. erkenden kalkar bütün masayı hazırlar sonra bizi uyandırırdı... eğer bir yere gitmeyeceksek ben kahvaltıdan sonra yine uyurdum... tabii öncesinde ailece bayramlaşırdık...
yıllar geçtikçe bayramları daha çok sevmeye başladım. hatırlarım da yollar bir işkenceydi eskidende... hani şimdi trafikten şikayet edenlere sözümdür... annanemler anadolu yakasında oturuyorlar. biz ise bahçelievlerdeydik yıllarca... arabaya atlardık. öyle bir trafik olurdu ki dur-kalk-dur-kalk... hatırlarım da ablamla iskambil kağıtlarını alır arka koltukta oynardık. sonra bir de adetimiz vardı yanımıza mutlaka kasetler toplardık.. en sevdiklerimizden. çünkü köprüye yaklaştıkça radyo çekmezdi. radyoyı kapatır kasetleri dinlerdik teker teker... oya-bora vardı hatırlıyorum da...
ayyy ne nefret ederdim o trafikten yoldan... görüyorum ki aradan yıllar geçmiş hiçbir şey değişmemiş...
trafik aynı iğrençlikte devam ediyor. ama o kötüleştikçe benim içimdeki bayram tutkusu büyüdü. artık sabahları erken kalkmaktan, iğrenç trafiğin sonunda annanemin (artık yaşlandığı için bayrağı teyzeme devretti), hep beraber kahvaltı etmekten, en güzel giysilerimi giymekten ve sokakta tanımadıklarıma iyi bayramlar demekten çok mutlu oluyorum. yaşlanıyor muyum ne? olsun... eğer yaşlanmak buysa ben bunu da seviyorum demek ki...
herkese bol bol tatlılı (mümkünse ev açması baklavalı), bol harçlıklı (yeğenlerime ben harçlık veriyorum artık- kesin yaşlandım), bol keyifli bir bayram diliyorum.. biz gazeteciler köle olduğumuz için çalışıyoruz-- çalışmayanlara selam olsun!!!

Hiç yorum yok: