5.9.10

Filistin'den bambaşka bir başarı hikayesi - Nablus'a gittim gördüm yazdım! İyi ki de gitmişim.

Nablus'ta muhteşem malikanede gün batımında söyleşi yaparken. Keşke her röportajım böyle olsa canımı verirdim:) Bu arada arkada da tabak gibi dolunay vardı.
Burası "Beit Falasteen" ya da Türkçesiyle "Filistin Evi".
Sayın 76 yaşındaki uyumayan, daimi dinç kısaca çakı gibi Munib R. Masri.
Balkonumdan Nablus.
Ramallah kentinde Masri Beyimizin amca oğlunun ailesinin yaşadığı "evcik."
Alttaki resim malikanedeki odam, üstteki de banyom. mermer küvet yaaa... havlular suriye işi-iğrencim ama etiketine baktım.

Aşağıda "İsrail'de mahvolan Bilge"de yaşadığım acı maceraları okuyabilirsiniz. aslında o yazıyı bundan önce okumanız gerekiyor çünkü burası "güzel" ve "aşağıda yaşanan acılara değer" zaman yaşanları anlatıyor.
Kudüs'teki İsrail Başbakanlık bürosundan basın kartlarımızı aldık sabahın bir köründe Kutup abiyle. O kartlar olmadan Filistin bölgesine geçmeniz mümkün değil. Aslında bize polisler sormadı ama sorarlarsa elinizin altında olması gerekiyor.
Filistin bölgesi dediğim yer İsrail'in doğusunda kalan ve Batı Şeria olarak adlandırılan yer. Burada Ramallah, Nablus, El Halil gibi önemli kentler var. Bu kentlerde sadece Filistinliler yaşıyor ve aslında İsraillilerin girmesi kesinlikle yasak. Ancak işgalci İsrail saolsun üzerine para vererek İsraillileri bu kentlerin tepelerine kaçak olarak yerleştiriyor. Ev, yol, su, elektrik sağlıyor. Aslında bu uluslararası hukuka aykırı ama İsrail ne takar ki hukuku!
Neyse bizim asıl yolumuz Nablus kentiydi. Şu ünlü 2001 intifadasında İsrail'in bir türlü kıramadığı büyük direnişin gösterildiği kent. Burada Filistin'in en zengin işadamıyla söyleşi yaptık. Kendisinin adı Munib Masri idi. Kendisiyle randevulaşmamız bir ay sürdü zaten. Ama değdi mi diye sorarsanız evet derim. Hayatımda ilk defa bir şatoda kaldım. Evet iyi duydunuz kendisi Nablus kentine 2 bin metre yukarıdan bakan bir şatoda yaşıyor. Muhteşem bir malikane. Evin altında 1700 yıllık Bizans dönemine ait bir manastır var. Bahçede Napoleon'un metresi için yaptırdığı kış bahçesi, bir tapınak, osmanlı kurnaları, fransız kemerleri... sayamıyorum ki... Savaş ve acının olduğu Filistinde böyle adamlar da var. Aslına bakarsanız Filistin'de yönetimi elinde tutan ve Arafat'ın da bağlı olduğu El Fetih adlı parti üyeleri arasında gerçekten çok zenginler var. Filistin'de 3 gün kaldım ve son gün Ramallah kentinde gördüğüm malikaneleri hiçbir yerde göremem herhalde bir daha. Bir kere en az 4 katlılar ve çok çok çok odalılar. Ne bileyim dünyanın her tarafında olduğu gibi orada da yoksulluk ve lüks bir arada yaşanıyor.
Ben yine de Masri'yi tanıdığım, o evde kaldığım ve Filistin'in bambaşka bir yüzünü bir gazeteci olarak gördüğüm için çok mutluyum. Haa siz gidip görebilir misiniz? Evet aslında ama vize, iyi bir davetiye ve çok sabırlı olmanız gerekiyor. Masri beni kendisinin Türkiye temsilcisi seçti. Gitmek isteyenlerin başvuruları alınır!
(bu arada Masri ile ilgili yazı dizim çarşamba-perşembe ve cuma günleri sabah gazetesinde yayınlandı. okumak isteyenler için linkleri budur: http://www.sabah.com.tr/Dunya/2010/09/02/bagimsizlik_ekonomik_ozgurlukle_gelir

Hiç yorum yok: