3.4.09

Guantanamo yazı dizisi -3 (son)

"Gün Gelecek Yargılanacagız'

ABD Başkanı Barack Obama, yemininin ardından ilk açıklamasında, Bush döneminin kötü izlerini sileceğinin sinyalini verdi ve “Guantanamo kapatılacak” dedi. Üsse gönderdiği emirde de tarih olarak “Ocak 2010”u gösterdi.
Yıllardır uluslararası hukukun eleştirdiği üste görülen yüzlerce davada alınan kararların teker teker incelenmesini istedi. Bu nedenle de şimdilik halen görülmekte olan duruşmaların tamamı da durduruldu.

Şimdiyse, içeriye mühkum edilen, ABD Savunma Bakanlığı’nın asla kesin rakam açıklamaya yanaşmaması nedeniyle “yaklaşık olarak 240” diyebileceğimiz sayıda tutsağa ne olacağı en büyük sorun Washington için. 7 yıl önce kimseye sorulmadan kaçırılır gibi üsse getirilen esirler, ya kendi ülkelerine ya da üçüncü bir ülkeye gönderilecek. Aldığımız bilgilere göreyse bu ülkeler arasında Portekiz ile İsviçre’nin adı geçiyor. En son da Venezüella bir kısmını kabul edebileceğini açıkladı.

Peki esirlerin kaldığı cezaevine ne olacak? Kara kuvvetlerinden bir binbaşı hiçbir kampın yıkılmayacağını söylüyor: “Burasını koruyacağız. Çünkü mahkemelerde bir esir, beni şu hücreden şuraya sürüklediler diye bizi suçlarsa biz de o savcıyı getirip gösterebiliriz. Burası çok önemli bir tanık olacak mahkemelerde.” Aslında bu sözler, ileride esirlerin ABD aleyhine dava açabileceklerine ilişkin endişeleri de gözler önüne seriyor. Bir askere, “yıllar sonra burası bir otel olabilir mi” diye sorduğumda, “Neden olmasın. İnsanların ilginç tatil istekleri olabiliyor” ifadesini kullandı.

Bir dönemin en önemli politikasının ürünü olan tutsakevinin kapatılması karşısında askerlerden şimdilik resmi bir açıklama gelmedi. Ancak 4 günlük gezinin sonunda aldığım izlenim, çok da memnun olmadıkları şeklindeydi. Hatta kamptaki üst düzey bir yetkili isim vermeden, Obama’nın liderliğini eleştirdi. “Bence buraya gelip bizimle konuşmalıydı. Ziyaret etme gereği bile duymadı. Ben de liderlik yaptım ve her zaman astlarımla konuşup danıştım” dedi. “Herhalde kapatmaya gelir” dediğimde “Kesinlikle onu kaçırmaz” ifadesini kullanmaktan çekinmedi.

Guantanamo'da görüştüğüm kişiler arasında beni en çok etkileyen ifade ise, ismini saklayan bir yetkiliden geldi. "Sizce, burası kapatıldıktan sonra kendinizi yargı önünde bulabilir misiniz?" diye sorduğumda verdiği yanıt yaşananların kanıtı gibiydi: "Evet... Yıllarca Auschwitz'te soykırım yapanların buraya sığınmasına izin verdik. Ardından da ülkelerine gönderdik yargılanmaları için. Hatta birini geçtiğimiz haftalarda yolladık. Bence 50 yıl sonra çok fazla insan yargı önüne çıkacak." Buradaki turum boyunca insanlığın bir kenara bırakılıp esirlerin hukuk dışı muamele görebileceğine ve dünyanın hiçbir şey yapamayabileceğine tanık oldum.
Kampta görülen mahkemelerde, “düşman savaşçı (enemy combatant)” olduğuna karar verilen esirlerin statülerini inceleyen Deniz Albayı Ken Garber ise, “Washington’da alınan karara saygı duymak zorundayız” dedi. İlk defa bir başkanın emriyle tüm mahkeme kararların gözden geçirileceğini söyleyen Garber, “10 ay içinde yetiştirmek zorundayız” dedi. Bundan böyle Obama’nın “düşman savaşçı” teriminin kullanılmasını yasaklamasına ilişkin de “Yine saygılıyız” diyor imayla.

Buradaki turum boyunca insanlığın bir kenara bırakılıp esirlerin hukuk dışı muamele görebileceğine ve dünyanın hiçbir şey yapamayabileceğine tanık oldum. Her şeye haklı bir mazeret bulmaya çalışan bir yönetimle tanıştım.
Turuncu tulumlu tutukluların fotoğraflarını basına dağıtan ABD ordusunun, "Böyle bir tepki beklemiyorduk" şeklindeki aymazlığı karşısında ise tüylerim diken diken oldu.
Belki o kamp bir gün gerçekten kapatılacak. Peki ya dünya böyle bir olayın bir kez daha yaşanmayacağının garantisini verebilecek mi sizce? Ya da bir başka deyişle: Gerçekten vermek ister mi?..

Hiç yorum yok: