(Fotoğrafı Lizbon'da çekmiştim. Saate bakıp da zamanın nasıl hızla geçip gittiğini hatırlayalım diye koydum...)
Sabah gazeteye erken gelirim. yılların alışkanlığı. hatta erken gelebilmek için tee dibine taşındım. bu aralar arabama da kavuştuğum için keyif yapa yapa evden çıkıyorum. güzel bir duş, kahvaltı, filtre kahve, televizyonda haberler. benim için artık sabahları bir ritüel oldu bu. geçenlerde okudum da günün en önemli olayı kahvaltı ve sabah evden nasıl çıktığınmış. hiçbir zaman "aaa yataktan kalkıp giyinip hemen evden çıkıyorum" tiplerden olmadım. sevmiyorum aceleyi. rahat rahat... sindire sindire yaşamak güzel. zaten hayat yeterince zor, sıkıcı, kasıcı ve panik içinde geçiyor. bari evde kafamı dinlediğim saatler çok olsun değil mi?
Sabah da 10 dakikada işyerindeydim... sabah sağımda deniz manzarasıyla Dolmabahçe'den gelmek insanı rahatlatıyor. malum gerginlik kötü şey... en azından gözümün açılsın, gönlümüzün açılamadığı zamanlarda değil mi?
neyse işe geldim ve çayımı içmeye başladım. ardından da diğer bir ritüel: gazetelerin okunması.. biz şanslıyız, birçok işyerinde iş saatlerinde gazete okumak işten atılma nedenidir. bizde ise okunmadığı zaman haşlanabiliyorsunuz:)) ee şans tabii...
neyse her gün bazı haberler gözüme takılıyor. hepsini bitirdikten sonra aklımda çok azı kalabiliyor. bugün kalansa radikal'deydi. Büyümekle ilgili... başlığı"Kabul edin artık bir yetişkinsiniz" şeklinde. madde madde büyüdüğümüzün belirtilerini yazmışlar... Ben en çok "ailemle vakit geçirmeyi, yemek tarifi paylaşmayı ve salaş otellerin yetmemesini" sevdim.. Bakalım siz hangilerini seveceksiniz. Buyrun okumaya.. (yazının başlığı da güzel insan Murathan Mungan'dan alıntıdır.)
Güzel evleri olan arkadaşlarınızın sayısı artıyor
Arkadaşlarınız birer birer güzel evler alıyor ve bu evleri ‘gerçek mobilyalarla’ dekore ediyor. Artık gerçek şarap kadehleri, gerçek tablolar var. Duvara yapıştırılmış posterler de kayboldu. Sanki arkadaşınızı değil de arkadaşınızın ailesini ziyaret ediyor gibi, değil mi?
‘Ailemle vakit geçirmek gibisi yok’
Meğer aileyle vakit geçirmek nasıl da keyifliymiş! Özel günlerde, yılbaşı, bayram vs. demeksizin onlara koşup, çılgın partiler yerine çeşitli sosyal medya sitelerinde annenizin ya da dedenizin ne kadar eğlenceli olduğuna dair paylaşımda mı bulunuyorsunuz?
_________________________________________________________________
Artık daha çok yorgunsunuz
Beatles şarkısı gibi bir ruh hali olsa gerek: ‘Biliyorsun bütün gün çalıştım, senin için para kazanmak ve sana bir şeyler alabilmek için’. “It’s been a hard day’s night” diye devam eder. Artık sorumluluklarınız farklı. Para kazanmak, evinize ekmek götürmek zorundasınız.
Kolesterol testleri başladı
“Yaşasın, hastayım ve okula gitmiyorum” devri sona erdi. Devir “Uyanmam gerek yoksa işe yetişemeyeceğim” devri. Kol ve bacak ağrılarında hissedilir bir artışla birlikte çekmeceleriniz kas gevşeticiler ve günlük vitaminlerle dolu. Doktor ziyaretleriniz sıklaştı; hayatınıza kolesterol değerleri, tansiyon gibi gündemler girdi. Spor yapmak da artık bir ‘zevk’ değil, ‘zorunluluk’...
Kutlamalar da farklılaştı
Çocukken yaşadığınız yılbaşı hediyesi heyecanının yerini ‘Oh be yarın işe gitmiyorum’ düşüncesi almış durumda. Hediyeye dair hissettikleriniz daha çok ‘Kimseye hediye alacak param kalmadı’ boyutunda. Bayramlarda da zaten artık harçlık alan taraf değilsiniz zaten...
Cool değilsem kime ne, kime ne!
Belki hâlâ dinliyorsunuz ve yeni trendler yetişemeyeceğiniz kadar hızlı ilerliyor. Kıyafetler, müzik, mekân… Bir şeyler sürekli konsept değiştirirken hepsini yakalamak yorucu, değil mi?
Yonca Evcimik’i bir tek siz mi anımsıyorsunuz?
Sizin çocukluğunuzda Yonca Evcimik’in kasetlerinin üzerinde ‘dansçı’ yazardı. 20’li yaşlarda bir yakınınıza sormayı deneyin, Abone dansı, Oya Bora, Çıtır Kızlar ya da Yasemin Evcim ona bir şey ifade ediyor mu? Bu arada itiraf edin, siz de ‘zamanında’ dinlemiştiniz.
Çocuk filmlerindeki ‘haylaz’ karakterleri eleştirmeye başladınız
‘Evde Tek Başına’ serisinin Kevin’i, nasıl da ‘kral’ çocuktu değil mi? Bugün “Ben o çocuğun ailesinin yerinde olsaydım onu askeri okula gönderirim”e döndüyseniz, ding dong! Çanlar sizin için çalıyor.
Kırışıklıklarınız iyice gözünüze batıyor
Sayıları giderek artıyor olabilir. Bu da sizin son zamanlarda aldığınız kremlerin büyük bölümünün ‘yaşlanma karşıtı’ olmasına sebep oluyor.
Doğmamış çocuğunuza bakıcı aramaya başladınız
Belki daha evli bile değilsiniz ama çocuk yaparsam kim bakacak, nasıl olacak, hangi okula gidecek gibi sorularla boğuşuyorsunuz. Yakın arkadaşlarınız arasında pusetle dolaşmaya başlayanların sayısı artıyor. Etrafta gördüğünüz çocuklara daha bir sempatiyle bakmaya başladınız... ‘Ebeveyn’ olmaya doğru hızla yaklaştığınızın farkında mısınız?
‘Ben üniversitedeyken’le başlayan cümleler sıklaştı
Üniversiteli gençlerle karşılaştığınızda, öğrenci eylemlerine falan denk geldiğinizde aklınıza kendi üniversite döneminiz, ‘hızlı yıllarınız’ mı geliyor? Uzun uzun anılarınızı anlattığınız oluyor mu? Bir hesap edin bakalım, siz kampüsleri dolduralı kaç on yıl geçmiş?
İçtiğiniz içkiler, eğlenme tarzınız değişiyor
O eski halinizden eser yok ve siz artık o parti insanı değilsiniz. Sabahları bulan partilerin sayısında epey bir düşüş var. Artık öğrenci şarabı değil daha kalite şaraplar alıyorsunuz. Dışarı çıkıp ‘tepinmektense’ sakin bir restoranda, hafif müzik eşliğinde sohbet etmeyi, mümkünse kalabalığa hiç karışmadan küçük ev partilerine takılmayı tercih ediyorsunuz. Evet, bir yaştan sonra gece hayatı yoruyor...
Annenizle yemek tarifi paylaşmaya başladınız
İlkgençlik yıllarınızda anneniz sizi mutfağa sokup tarif vermeye çalıştığında bunalırken, şimdilerde mutfakta daha çok zaman geçirmeye mi başladınız? Kitaplığınızdaki yemek kitaplarının sayısı artıyor, internetteki yemek bloglarında da hatırı sayılır bir vakit mi geçiriyorsunuz? Annenizi arayıp tarif alıyor ve kendi küçük buluşlarınızı onunla paylaşıyor musunuz? Arkadaşlarınıza ziyafet çekmek en çok zevk aldığınız sosyal etkinliklerden biri mi yoksa?
Salaş pansiyonlar artık yetmiyor mu?
Bir sırt çantası, en ucuzundan bir pansiyon ve eğlenceli bir ekip ‘tatil’ kelimesinin karşılığını dolduruyordu bir zamanlar kuşkusuz. Gözünüz şık butik otellere, konforlu tatil köylerine, yurtdışı turları ilanlarına kaymaya başladıysa utanıp çekinmeyin, haliniz gayet anlaşılır...
Bireysel emeklilik hesabı
Çoktan bir bireysel emeklilik hesabı oluşturduysanız, emeklilik günleriniz için birikim yapmaya başlamışsınız demektir. ‘Elden ayaktan düşünce beni idare etsin’ önlemi olan bu yöntem, planlarınızın çoktan değiştiğinin sinyallerini verir. Ne diyelim, kabul edin ve tadını çıkarın... Yetişkinlerin dünyasına hoş geldiniz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder