13.3.09

Anadolu yakasında 1+1,5 işkembenin mutluluğu

Az önce kocaaaa bir A4 ebatlarında bir blog yazdım. ve uçtu...

kalem defteri bırakıp kendini makinelere teslim edersen olacağı budur işte...
azimle yeniden başlıyorum hazır mısınız...

Yazım Anadolu yakasında yaşayıp da aç kalanlar üzerinedir. Taksim'deki eğlencelerden sonra adres bellidir karnı doyurmak için; bambi, kızılkayalar veya türev büfeleri. Ama ya Anadolu yakasında ikamet etme tercihi kullanarak "öte yaka" olarak tanımlanmayı tercih edenler acıkınca ne yapar? Yanıtını veriyorum: aç kalırlar..

Dün gece tangodan çıktıktan sonra bir arkadaşımla birlikte Anadolu tarafına geçtik. Ancak açtık... Eee saatlerce dans ettik ya enerjiyi geri almalıydık:)

Başladık aramaya... Öyle kapsamlı bir menü değildi istediğimiz, basit bir tost, hamburger veya dilli kaşarlı işe yarayabilirdi. Çok iyi biliyorum ya (arkadaşım avrupada oturuyor ve ben hava atacağım), "kızılkayalara gidelim orası 24 saat açıktır" dedim... tabii ki havam karanlık kepenklerin önünden geçtiğimiz anda söndü. "Bu tarafta insanlar daha sakindir öyle gece çok gezmezler daha ailevi bir yaşam tarzı benimserler" gibi saçmalamalarım işe yaramadı tabii ki. Biz aç bilaç yola yeniden koyulduk ki bir anda gözlerimize o sihirli 7 harf çarptı : İŞKEMBE!

Hayatı seviyordum ama o an işkembeyi daha çok::)) bir hışımla 1 ve 1,5 işkembelere gömüldük karşılıklı olarak. O sırada ayakta uyumamak için TRT1'de Kadir İnanır'ın naralar atarak kendinden geçtiği "İpsiz Recep"i izleyen garsonlar ve soğuk bile beni üzemezdi... yağmur hala deliler gibi yağıyordu (bu arada insanlar neden yağmurda yürümekten zevk alırlar hiç anlamamışımdır. berekettir ama yağmuru sevmem. sokakta ıslanırsın hiç yoktan. bir yaz gecesinde yıldızlar altında, tiril tiril giysilerle sahil kenarında salınmaktan daha romantik bir an tanımam)...

neyse, sonunda doyduk. mutluyduk... Bu yazıdan çıkan sonuç da şudur: Caddede 24 saat açık bir büfe, yaz mevsiminin gelmesini ve muhteşem tango yapmak istiyorum.. Budur:))

Hiç yorum yok: